27 Kasım 2009 Cuma

sofia nasıl kurtulur....

Lord Godsy artık rüyalarında Leydi Semmyi görmeye başlamıştır… ancak gördükleri gerçek de olabilir…

Leydim biliyorsun ki sana haberlerimi ileten uşağım Lapitopus sakat biraz. Yaşlılık mahvetmiş onu. Sana söyleyeceğim sözleri duyamıyor ben de mecburen dizlerime yatırıp kulağına bağırmak suretiyle dikte ettiriyorum. Ama kendisi sanırım sıtma olmuş ki yüksek ateşten dolayı dizlerim 3.dereceden yanık oldu. Yoğurt sürmek zorunda kaldım.
Biliyorsun ki sayılı günüm kaldı. Bu akşam bir rüya gördüm. Rüyamda siz televizyona çıkmıştınız. Şimdi diyeceksiniz ki televizyon nedir? Pek çoklarının da dediği gibi radyonun resimlisidir. Ancak siz şimdi haliyle radyo nedir diyeceksiniz ki; o da kent meydanında şarkı söyleyen Madam Sofia'nın resimsizidir. Gayet iyi izah ettim sanırım. Televizyonda bir güneş gibi parlıyordunuz leydim.
Yardımcı olduğunuz insanlar için çabalıyordunuz. süreniz kısıtlıydı ama yine de yılmıyordunuz. Muzaffer bir komutan gibi cesurca hamle ediyordunuz. Sizi izlerken dedim ki,işte benim leydim bu.
Bugünlerde özlemim giderek daha da artmakta iki hafta sonra katılacağım sefer yüzünden gergin ve hüzün doluyum. bir tek sizi düşünmek beni bu hissiyattan uzak tutuyor. Bazen düşünüyorum acaba siz de benimle aynı rüyayı görmüş olabilir misiniz? Ne dersiniz?
Önünüzde saygıyla eğiliyorum leydim reverans ve sözlerimdir ancak aşkım için kullanacağım referans...

Leydinin cevabı gecikmez;

Lordum... lordum... lordum....

Beni bu sözlerinizle nasıl bahtiyar ettiğinizi ifade edemeyeceğim sanırım... Gönül isterdi ki dizlerinize merhem olabileyim heyhaaat kader nasıl bir oyunbazdır ki bizi ayrı düşürmüştür... bu oyunbaz aynı zamanda Lapitopus adlı uşağınıza da acımasızca davranmaktadır farketmekteyim... sizi öyle iyi anlıyorum ki sefere çıkacağınızdan mütevellit yeni bir uşak istihdam etmek istemiyorsunuz… keza şimdiki uşağınız da rahatsız anladığım kadarıyla... bu ne büyük bir yüce gönüllülük bu ne büyük bir erdemdir ki yanıklara rağmen uşağınızı bertaraf etmiyor ve bana ulaşıyorsunuz... Lordum işin doğrusu siz tam bana göresiniz ve sayın valideniz sizi benim için doğurmuş, hamurunuzu benim için yoğurmuş...

Rüyanızı okuduğum zaman hayretler içerisinde kaldım, zira aynı rüyayı ben de gördüm nerede olduğunu bilemediğim bir odadaydım çok fazla meşale ve lüküs yakmışlar duvarlara asmışlardı, büyük telleri kafalarına takan bir takım uşaklar ellerindeki tekerlekli makinelerle beni çekiyorlardı... sonrasında bunlara kamera dendiğini öğrendim ki haliyle siz de az evvel bana gayet iyi bir şekilde izah ettiniz... yanımda bir sürü daha evvel hiç görmemiş olduğum yaşlı yaşlı mösyöler vardı... her biri uzuuun uzuun ama bir şey anlaşılmayan şekilde konuşuyorlardı, ben ağzımı açmak istediğim anda arkadan bir soytarı kırbacını şaklatarak reklama giriyoruz diye bağırıyordu... kuzum reklam nedir? nasıl girilir ? diye soracak olduysam da birden meşaleleri söndürüp aynı karanlık odada beklemek zorunda bırakılıyordum...

Madam sofia da benim çektiğim ızdırabı çekmiş midir acaba diye merak etmekteyim.. hatta radyo adını verdiğiniz resimsiz makina olsun , televizyon adı verdiğiniz resimli makina da olsun şarkı söylerken o da bizi görüyor mudur acaba diye de soruyorum size... yani diyelim madam sofia resimli makinada şarkı söylüyor söylerken tüm bilog krallığını da görüyor mu? çünkü biz kendisini görüyoruz... Umarım sizi, özellikle sizi görmüyordur Lordum yoksa aranızda gelişecek olası bir ilişki beni tarumar eder emin olunuz... Lordum kuzum? yoksa... yoksa siz ...

Aslında Leydi hiç bi şey anlamamıştır, bu durum olsa olsa Lordun işgilli durumunun tingildemesidir... ve anında kendini açık eder... sonuçlarıni bilemeden üstelik;

Leydim, bu nasıl bir hissiyattır ki Madam Sofia’yla benim aramda bir şeyler olduğunu sezinlediniz.

Size yalan söyleyemem leydim. Sene 1792 biliyorsunuz ihtilalden yeni çıkmış idik. Tabii epey kırılan dökülen oldu koskoca Fransız İhtilali. Ben o zamanlar genç ama aklıselim, cesur ama ihtiyatlı, çok zengin ama parada gözü olmayan sıfırkilometre bir asilzade idim. Sanırım siz o zamanlar babanızın isteğiyle, ihtilal ortamında bulunmamak adına İsviçrede Royal Leydimeslek Lisesinde eğitiminize devam ediyordunuz. Sizi henüz tanımıyordum. O eşsiz güzelliğinizle, güzelliğinizi saran zarafetinizle karşı karşıya gelmemiştim.
Madam Sofia'yla o sırada tanıştık. Millet sorduğunda seviyeli, ama aslına bakarsanız inişli çıkışlı bir birliktelik yaşadık. Kendisi o zamanlar Paris’te yeni yeni tutunmaya çalışan, hırslı bir şarkıcı kız idi. Ünü giderek yayılıyor her gece izleyici sayısı prime time denilen vakitte tavan yapıyordu.

Bense su katılmamış bir aşık idim. Çekip alıcam seni bu hayattan. Cannes'daki şatomda gül reçeliynağn, daze havyarınan beslerim seni dedim. O ise beni hiç umursamadı.
Bu elem dolu günlerle birlikte bende bir savaşçı olmaya karar verdim. Ordular yönettim, ülkeler fethettim. Taa ki sizin gözlerinizi görene kadar. İşte o gün fethetmenin değil de teslim olmanın ne kadar güzel olduğunu anladım leydim.

Leydim şimdi müsaadenizle.

Berbercibaşım Ekrem’e gidip bayram traşımı olucam sonra gelip sizin bayramınızı kutlamak için uşağım lapitopusu tekrardan göreve çağıracağım ;)

Leydi artık elinden geleni ardına koymayacaktır, ne de olsa o da bir kadındır... Kıskanç kadınlar eşlerine eros giydirmemelidir...

Ah Lordum ahh...

bendeki hissiyat değil olsa olsa rahmetli halam düşes Brijit Jonsun da dediği gibi abdala malum olma hadisesi...
Elbetteki bu hadise benim size olan aşkımda bir azalmaya neden olmayacak... ama geçmişinizdeki bu tutkulu aşkı unutamamış olma ihtimalinizin fikri bile beni çıldırtmaya yetiyorken bu olayı olmamış kabul edebilir miyim bilmiyorum...Neler söylemişsiniz üstelik bana göre sadece bir şarkıcıdan ibaret olan Madam Sofia’ya.. aman tanrım… ürperiyorum... ürperdikçe ağlama hissiyatıylan doluyorum... heyhat krallığımda ağlamayı vakti zamanında yasaklamıştım...
Lordum aşkınızın verdiği hararetle sizin gözünüzden ırak olduğumu bu sebeple de gönlünüzden de ırak olduğumu düşünüyorum... sizin burnunuzun ucuna konacak olan dişi sineği bile gözüm kırpmadan kurşuna dizdirebilecek güce sahip olduğumu umarım biliyorsunuz...
Demek istediğiniz üzere geçmişin izinde bu örneği bana tebliğ ettiniz... olsun , varsın... aşk denen şey de böyle değil mi zaten bir var bir yok... bu durumu bu kirli geçmişi tek bir şekilde bertaraf edebilirim... bundan böyle Madam Sofia dinlemeyeceksiniz... geçen ay krallığıma Müzeyyen diye bir bağyan teşrif etti... kendisi henüz 12 yaşında... sizden haber alamadığım zamanlar onu çağırıyorum ve bana şarkı söylemesini emrediyorum... bilseniz o ses ile ne hülyalara dalıyorum... çok terbiyeli akıllı uslu bir kız... yanlız arada bir samimiyet dozunu kaçırıyor dün akşam bana "sen arama ben kendim gelirim " dedi... ben de bu hadsizlik üzerine ona Müzeyyen Senarama dedim... anladı tabi... bundan böyle onu Müzeyyen Senarama diye çağıracağımı söyledim.. bu onun kendini biraz toplamasını sağlar umarım... madem ki Madam Sofia dinleyemeyeceksiniz dilediğiniz zaman size Müzeyyeni yollayacağım ve siz onu dinleyeceksiniz.....bu fikrimi kabul ediyor iseniz kirli geçmişinizi biraz olsun temizleyebiliriz... seçim sizin sayın Lordum...

mektubuma son verirken aramıza biraz daha mesafe koymak istiyorum (içim yanarak da olsa) kuru bir hoşkalı hakettiniz...

içten ağlamalı çift silindirli leydiniz...

Lord Godsy, bahse konu Müzeyyen ile tanışma hayali kurarken , Leydi Semmy tırnaklarını kemirmekte, Madam Sofia ise yatağında ossura ossura uyumaktadır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder